Bir mucizeydi geldi, vatanı kurtardı, düzenledi,düzen prensiplerini koydu gitti. Gitti ama ölmedi.Bir mucizeydi geldi, “Türk dedi, Türklük dedi”, Türk’e bu yakışır dedi gitti. Gitti ama ölmedi. Bir mucizeydi geldi, Türk’ü bildirdi, bilmeyene belletti, “Ne mutlu Türk’üm diyene” dedi, gitti. Gitti ama ölmedi. Bir mucizeydi geldi, cihana meydan okudu, tanıttı,kabul ettirdi. Yurda girmiş düşmanı kovdu, pes dedirdi gitti. Gitti ama ölmedi. Bir mucizeydi geldi, inanmayanlara da inandırdı, kabul ettirip gitti. Gitti ama ölmedi…
O mucizenin her prensibi, her vecizesi birer mucize olarak yaşıyor. Öyle ki, onları yaşatanlar da yaşıyor. Her sözü, her hareketi, her davranışıyla yaşıyor. Bir mucize ki; diri doğar, diri yaşar, diri mucizeler bırakır, ölmeden gider, o diridir. Her varlığıyla diridir. Gönüllere taht kurduğu gibi, kafalarda bile yaşıyor işte.

Kasım 1984
Abdulkadir DURU

ATA’YI YETERİNCE TAKDİR ETSEYDİK!

Atatürk’ ün izinde olduğumuzu ve onun prensiplerinden ayrılmak istemediğimizi her zaman söylüyoruz. Temenni ediyoruz ki, söylediklerimizin sahibi olalım. Evet, olanlarımız var, olmak çabasındakileri de takdir ediyoruz. Bir de “Ata’ mızın izindeyiz” deyip, tersine gidenler var. Bu nasıl olacak? Kim kimi doğruya çekecek? Biz, millet bireyleri olarak ne şuur, ne düşünce, ne davranış içinde olacağız? Yavrularımıza ilkokuldan beri verilen gerçekçi telkinler, yüreğimizde ne kadar yeşerip filizleniyor? Bunları da gözden geçirip takdir etmek gerek. Söyle bir bakılmalı. Atatürk’ ün Gençliğe Hitabesi ve koyduğu ana prensiplere gerçekçe bir daha baksak, onun mefküresini bugün tam olarak sahnede görebilir miyiz? Atatürk’ ün vecizelerini, hatıratını tümüyle ne kadar değerlendirmeli, ne kadar anlayıp yararlanmaya çalışmalı ki, “İzindeyiz” sözümüzün gerçekten olumunu ispatlasın.

Abdulkadir DURU